şiirlerim

Aşk Bir Eşkiyanın Hayata Itirazıdır
Susarsa Çatışma,
Konuşursa Savaş,
Yazarsa Destan,
Severse Devrim Olur.
Tutki Eşkiyanım Gerisini Sen Düşün..
 
 
 





kaç bahar beklerim bilmem beni yeniden diriltecek sevgiliyi
bekle gönlüm elbet o seni bulacak sen değil eski sevgili
yeni rüyamdır sözümün bahsi seni seviyorum hayallerimde yarattığım sevgili

    

Seni yazdım
Sensizliğinde kanarken yüreğim
İçimdeki kelebeklerin renkleri solmuş
Kanatları dökülüyordu kendiliğinden
Oysa bir uzak mavi düştür şimdi
Gölgeli karanlıkların aydınlanışıyla yüzünü görmek
Ve kokunu taşıyan rüzgarları beklemek
Bir hüzünlü şarkı gibi
Aklımda sen.


Mayıs devlet midir?
Mayıs öfke ve direniş midir?
Mayıs zulüm müdür?
Mayıs hüzün müdür?
Mayıs , bu ülkenin son masum ve lekesiz çocukları mıdır;kırılan tarih mi,yoksa hayatın ta kendisi midir mayıs?
Nedir mayıs?
 
 
 

Umutlarımı bana bırak.
Yalnızlığımı al götür uzaklara
boşalan yere bir yudum sevgi koy.
Ölümümü bana bırak
sevgilerimi de Ve çocukluğumu
Ve de şiirlerimi de.
Yenilmişliğimi al götür sonzuza
yerine bir direniş koy ucunda zafer olsun.....
 
 
 



belki hüzünlü gecelerimden biri bu akşamda
yine aynı şarkıları dinliyorum
belkide seni düşünüyorum, kim bilir?
belki yorgunum ama yine seni düşünüyorum













Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem  ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.


Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.




Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl,
İpekli mallarını kimseye göstermeden,
Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl,
Ömrüm böyle esrarlı geçecek ses vermeden,
Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika,
Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek.
Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka,
Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol